SELEFİYYE

ilk alimler, geçmiş İslâm büyükleri manasına gelen bu terim iman esaslarıyla ilgili konularda, ayet ve hadislerdeki ile (müteşabihler de dahil olmak üzere) yetinip, bunları aynen kabul ederek, teşbih (Allah'ı yaratıklara benzetmek) veya tecsime (Allah'ı cisim sayma) düşmeyen, tevil (bir başka manaya yorumlama) yoluna da gitmeyen Ehl-i Sünnet topluluğuna verilen isimdir. Peygamberimizin ve sahabilerinin inançta takip ettikleri yolu doğrudan doğruya izleyen zümre Selefiyyedir. Tabiun, mezhep imamları, büyük müctehidler ve hadisçiler Selefiyyedendirler. Eş'arilik ve Matüridilik çıkıncaya kadar, sünni Müslümanlara hakim olan inanç selef inancı idi. Selefiyyenin en belirgin özelliği akaid sahasında akla rol vermemek, ayet ve hadisle yetinmek, müteşabihleri tevil etmeden bunları bilmeyi Allah'a havale etmektir.

Selefiyyenin müteşabihler konusundaki görüşüne şöyle misal verebiliriz: Cenab-ı Hak bir ayet-i kerimede "Allah'ın eli onların ellerinin üstündedir" (Fetih, 48/10) buyurmaktadır. Selef bu ayeti şu şekilde değerlendirir; "Allah Teâlâ ayette yed (el)inin varlığını bildirmektedir. Allah'ın elinin olduğuna inanırız ve bu elden kastolunan manayı Allah'a havale ederiz. Bunu ancak Allah bilir, der mahiyeti üzerinde düşünmeyiz. Başka bir manaya da yorumlamayız. (tevil, teşbih ve tecsime yönelmeyiz) bu konuda soru sormaktan da kaçınırız."

Selefiyye günümüze kadar az çok taraftar bulmuştur. Genellikle fıkıhta Hanbeli olanlar akaidde Selefidirler. Hadisle ilgilenen alimler de çoğunlukla selef inancını benimsemişlerdir. Günümüzde dünya Müslümanlarının %1-2'si Selefidir. En yoğun oldukları ülke Suudi Arabistan'dır.

Selef inancının esasları ise şunlardır:

a. Takdis: Allah'ı zatına ve ismine layık olmayan özelliklerden münezzeh kılmak.

b. Tasdik: Kur'an ve sahih hadiste Allah ne şekilde vasıflanmış ise öylece kabul edip, inanmak.

c. Aczini itiraf etmek: Ayet ve hadislerdeki Alalh'ın sıfatları ile ilgili haberleri anlayamayanların acizliklerini idrak ederek "bunları ancak Allah bilir" demeleri gerekir.

d: Sükût: Müteşabihler konusunda soru sormamaktır.

e. İmsâk: Müteşabihler üzerinde dil ile yorum (tevil) yapmamak.

f. Keff: bu tip ayet ve hadislerin yorumu ile kalben dahi meşgul olmamak, onlar hakkında düşünmemek.

g. Marifet ehlini teslim: Halkın, kendisinin bilemediği şeyleri Hz. Peygamberin, sahabilerin ve müteşahhıs alimlerin bilebileceklerini kabul etmeleri gerekir.

 

GERİ DÖN