NAMAZ

            Namaz;Rasulullah (SAV)’in Medineye Hicretinden 18 ay kadar önce Recep ayının 27.Gecesi olan Miraç Gecesinde farz kılınmış,müminin miracı,kalbinin nuru ve dinin direği olan bir ibadettir.

            Namaz;akıllı ve buluğ çağına girmiş olan her müslümana farzdır.Ancak böylesine önemli bir ibadete çocukların küçük yaştan itibaren alıştırılması ve öğretilmesi gerekir.

 

NAMAZIN DIŞINDAKİ FARZLAR

1)      HADESTEN TAHARET:Hades;bazı ibadetlerin yapılmasına dinen engel teşkil eden ve gözle görülmeyen manevi bir pisliktir.Cünüplük,hayz,nifas denilen hallerden ileri gelenlere hadesi ekber;hayız, nifas dışında gelen kan,irin,küçük ve büyük abdest bozmakla meydana gelen durumada hadesi asğar denilir.

Hadesi asğar,abdest almakla;hadesi ekber ise ancak gusül etmekle giderilebilir.İşte bu şekilde abdest almak ve gusletmek suretiyle yapılan temizliğe hadesten taharet denir.Su bulunmadığı veya kullanılması sağlık açısından zararlı bulunduğu durumlarda teyemmümle bu manevi pisliklerden temizlenilir.

2)      NECASETTEN TAHARET:Dinen pis sayılan ve gözle görülen pisliklerden vücut,elbise ve namaz kılacak yerleri temizlemektir.Necaseti galiza ve necaseti hafife olmak üzere ikiye ayrılır.

Necaseti Galiza:Pisliği hakkında şeri bir delil mevcut olup aksine bir delil bulunmayan şeylerdir.

·          Eti yenmeyen hayvanların idrarı,tersi,salyaları

·          Eti yenen hayvanlardan tavuk,kaz,ördek gibi dışkısını havada bırakanların dışkıları

·          İnsandan akınca abdesti bozan ve guslü gerektiren şeyler (kan,hayız ve nifas kanı,meni,mezi,vedi,istihaze kanı,ağız dolusu gelen kusuntu,şarap,ölü hayvanın eti,derisi,laşe,akmış kan,irin ve sarı su...)

Bunların hepsi pistir.İdrar ve kan gibi akıcı olanların avuç içi kadarı;katı olanların dirhem miktarı (3,2 gram) namaza mani değildir.Bundan fazlası namaza manidir.

            Necaseti Hafife:Pis olduğuna dair şeri bir delil varken aksine de bir delil bulunan şeylerdir.

·          Eti yenen kuşların idrarı,tersi

·          Eti yenen ehli ve vahşi hayvanların idrarı ve tersi (at,deve,koyun...)

·          Eti yenmeyen kuşların tersi ve idrarı

Bunların hepsi hafif pisliktir.Bunlar değdiği yerin dörtte birinden fazla değil ise namaza mani değildir.Tabi bu zaruret halinde böyledir.Namaza engel olmayan bu pislikler su bulununca mutlaka temizlenmelidir.Bir engel yokken bu kadar pislikle namaz kılmak tahrimen mekruhtur.Daha azı ile namaz kılmak tenzihen mekruhtur.

Cadde çamurları,hamam ve hela gibi pis yerlerin damlaları korunması güç şeyler olduğu için affolunmuştur.

3)      SETRUL AVRET:Başkasının bakmasının ve görmesinin haram olduğu yerlerin örtülmesi demektir.Avret yeri erkeklerde göbek altından diz kapakları altına kadar olan yerdir.Diz kapakları da avrettir.Kadınlarda ise yüzleri ve ellerinden başka bütün bedeni avrettir.Esas olan kavle göre ayakları da avret değildir.

Cildin rengini gösterecek şekilde ince,şeffaf olan bir elbise ile avret yerleri örtülmüş olmaz,böyle bir elbise ile namaz kılınmaz.

Bir kimse namaz kılarken hata ile açılan avret mahallini hemen örterse namaz bozulmaz.Fakat ruku gibi bir rüknü yerine getirecek kadar bir zaman örtmezse namaz bozulur.

4)      İSTİKBALİ KIBLE:Namazda kıbleye yönelmek demektir.Kıble Mekke-i Mükerreme’deki Kabe’nin yeridir. Bu mübarek yerin göklere doğru üst tarafı ve yerin dibine doğru alt tarafı tamamen kıbledir.

Bir kimse özürsüz olarak göğsünü kıbleden çevirirse namazı bozulur.Yüzünü çevirecek olursa namaz bozulmuş olmaz,fakat kerahatta bulunmuş olur.Yüzünü derhal kıbleye çevirmesi icap eder.

Kıble yönünden şüphe edipte soracak bir kimse bulamayanlar bazı delillere bakarak (mihrap, minare, ağaç, mezar...) araştırmada bulunur.Kendi kanaatine göre tayin edeceği bir tarafa doğru namaza durur.Namazı eda ettikten sonra hata ettiğini anlarsa namazını iade etmez.Fakat namaz içinde iken kıble yönünü bilecek olursa o tarafa dönerek namazını tamamlar.

Yanında soracak kimse olduğu halde,sormadan kendi kanaatine göre namaza duracak olur da hata ettiği meydana çıkarsa namazı caiz olmaz.

Vesaitte namaz kılmak mecburiyetinde kalan bir kimse mümkünse kıbleye dönerek namaza başlar.Vesaitin bundan sonra yön değiştirmesi namazın sıhhatine zarar vermez.Gemide ise gemi döndükçe kıbleye doğru yönelmesi lazımdır.

Yürümekte olan bir araba,yürür halde olan hayvan hükmündedir.Onun için zaruret bulnmadıkça yürür halde bulunan araba üzerinde farz ve vacib namazlar kılınamaz.

Kıble konusunda ihtilaf eden kimseleri namazlarını cemaatle kılmazlar.

Hastalık,gemide boğulma tehlikesi,tren otomıbil,hayvan üzerinde yolculuk,ihtiyarlık,düşman korkusu gibi bir sebeple kıbleye dönemeyen kimseler ne tarafa dönmeye muktedirse o tarafa döner.Zaten kıbleye yönelmek Allaha yönelmenin bir sembolüdür.Kıbleye dönmekten korkan kimsenin kıblesi güvende bulunduğu yöndür.

5)      VAKİT:Vakit girmeden namaz farz olmaz.Vakit geçtikten sonrada namaz eda değil kaza edilir.Vakit girmeden kılınan namaz ne eda ne de kazadır,ancak nafile bir namazdır.

“Namaz müminlerin üzerine vakitleri belirli bir farz olmuştur.” Nisa Suresi Ayet 103

Namazların Vakitleri:

Sabah Namazının Vakti:İkinci fecir denilen fecri sadığın belirmesinden,güneşin doğacağı zamana kadar olan vakittir.Fecri kazip ile fecri sadık arasındaki müddet Türkiye için yaz mevsiminde 20 dakika,kış mevsiminde 15 dakikadır.

Herhangi bir sebeple vaktinde kılınamayan sabah namazının sünneti ve farzı işrak vaktinden istiva vaktine kadar kaza edilebilir

Öğle Namazının Vakti:Güneşin zevalinden yani güneşin tam göğün ortasına gelip oradan azıcık sağa kaymasından başlar,herşeyin gölgesinin kendisinin iki misli olana kadar devam eder.

İkindi Namazının Vakti:Öğle namazının vakti çıkınca başlar,güneşin sararıp gözü kamaştırmaz hale gelmesine kadar devam eder.Bununla beraber ikindi namazının vakti çıkmış olmaz.Fakat kamil vakti gitmiş,nakıs vakti girmiş olur.İkindi vaktinin sonu akşam ezanının başlangıcıdır.İkindi namazının kamil vakti akşam ezanına 40-50 dakika kadar kalan bir zamandır.Bundan sonra kerahat vaktidir.

Akşam Namazının Vakti:Güneşin batmasıyla başlar,Batıda görülen kızıllık-beyazlık- kayboluncaya kadar devam eder.

Yatsı Namazının Vakti:Batı ufkundaki şafağın kaybolmasıyla başlar,fecri sadığın doğmasına kadar devam eder.

Vitir Namazının Vakti:Yatsı namazının vaktidir.Yatsıdan sonra kılınır.Ramazanda Teravih namazından sonra ve cemaatle kılınır.

Teravih Namazının Vakti:Yatsı namazı kılındıktan sonra başlar ve sabah namazı vaktine kadar devam eder.Ancak bu namaz yatsıdan sonra vitirden önce kılınır.

Bayram Namazının Vakti:Güneşin doğmasından itibaren bir veya iki mızrak yükselmesinden (yaklaşık3-5 metre); zaman olarak güneşin doğuşundan itibaren 40-50 dakika sonra başlar,istiva vaktine kadar devam eder.

Örfi Gün:Güneşin doğmasıyla başlayıp güneşin batışına kadar devam eden güne denir.

Şeri Gün:Fecri sadığın doğmasından başlayıp güneşin batışına kadar devam eden güne denir.Şeri gün fecri sadıktan  (imsaktan) başladığı için örfi günden 1 saat 45 dakika daha uzundur.

Zeval Vakti:Örfi günün tam ortasına tesadüf eden zamandır ki güneş o anda tam tepede bulunur.

İstiva Vakti:Şeri günün tam ortasına tesadüf eden zamandır.

İşrak Vakti:Güneşin doğmasıyla başlayıp güneşin ufuktan bir iki mızrak yükselmesine kadar devam eder.Bu Türkiye için 40-50 dakikalık bir zamandır.Buna kerahat vaktide denir.

Duha Vakti:Güneşin doğmasından itibaren şeri günün dörrte biri kadarki bir zamanın geçmesiyle başlayan vakte denir.Mesela şeri gün 12 saat olsa bunun dörtte biri 3 saat 15 dakikadır.Bu zamanı günesşin doğduğu zamandan itibaren başlatırız.Bulduğumuz vakit Duha vaktinin başlangıcıdır.Güneş 6.00’da doğarsa, 9.15 te Duha vakti girmiş olur.Duha (Kuşluk) namazı bu andan itibaren istiva zamanına kadar kılınabilir.

                        22 EKİM           İmsak                           04.36

                                               Güneşin Doğuşu           06.16

                                               Öğle Vakti                    11.58

                                               Güneşin Batışı              17.20

            Şeri gün 22 Ekim de 17.20-04.36 saatleridir.Buda 12 saat 44 dakikadır. İstiva vaktide(17.20-04.36=12.44 12.44/2=6.22            04.36+6.22=10.58)        10.58’dir.

Duha vaktide (12.44/4=3.11---6.16+3.11=9.27) saat 09.27 de başlar İstiva vakti olan 10.58 de sona erer.

            Örfi gün 22 Ekim de17.20-06.16 saatleridir.Buda 11 saat 04 dakikadır. Zeval vaktide (17.20-06.16=11.04 11.04/2=5.32            06.16+5.32=11.48)        11.48’dir.

            Şu halde 22 Ekim’de İstiva vakti 10.58,zeval vaktide 11.48’dir.İkisi arası (11.48-10.58=50 da.) 50 dakikalık zaman öğlenin kerahat vaktidir.Bu vakit her mevsimde aynı değildir.Kısa günlerde azalır,uzun günlerde çoğalır.

            Kerahat Vakitleri

A)      Hiçbir Namazın Kılınmadığı Vakitler:

·          Güneşin doğmasından bir iki mızrak boyu yükselmesine kadar olan zaman

·          Güneşin istiva ettiği yani göğün tam ortasına geldiği zaman

·          Güneşin tam ufuktan kaybolmak üzere olduğu zaman

B)      Nafile Namaz Kılmanın Mekruh Olduğu Vakitler:

·          Şafak attıktan sonra sabah namazının sünnetinden başka hiçbir nafile namaz kılınmaz

·          Sabah namazının farzından sonra

·          İkindi namazının farzından sonra

·          Akşam namazının farzından önce

·          Hatih hutbeye çıktıktan sonra,cumanın farzı kılınıncaya kadar

·          Bayram namazından önce evde

·          Bayram namazından sonra mescidde

·          Arafat ve Müzdelifede birlikte kılınan iki namaz arasında sünnetler de dahil her türlü nafile namaz

Vakit Teşekkül Etmeyen Yerlerde Namaz

Buralarda yaşayan Müslümanlar,bulundukları yere en yakın olan ve kendisine namaz vakitleri tam bir şekilde teşekkül ve teayyün eden bir beldenin vakitlerine göre kendi beldelerinde vakti teşekkül etmeyen namaz için bir vakit takdir ederek o namazı kılarlar.Oruç gibi ibadetlerini de buna göre ayarlarlar.

6)      NİYET:Niyet kesin bir iradeden sonra kalbin bir şeyi yapmaya karar vermesi demektir.Namazda ise, Allahu Teala için namaz kılmayı dilemek ve hangi namazın kılınacağını bilmektir.

Niyet kalbe ait bir düşüncedir.Bununla beraber niyetin kalp ile yapılıp dille söylenmesi müstehaptır.

Niyetin İftitah tekbirine yakın olması efdaldir.Niyetle tekbir arasında namaza aykırı bir iş yapılmamalı ve söz söylenmemelidir.

İmama uyan kimse ise hangi namazı kıldığını ve imama uyduğunu belirtmelidir.Yani uydum imama demesi ve bunu kalbinden geçirmesi lazımdır.İmamın ise kendisiyle beraber cemaatin namazını kıldırmayı içinden geçirmesi ve söylemesi gerekir.Kadınlarda imama uyarsa imamın bunlar içinde imamlık yaptığını kalbinden geçirmesi ve söylemesi lazımdır.

Bir kimse imama uymaya niyet edip namaza başladığı halde imam henüz namaza başlamamış bulunsa bu uyuş,sahih olmamış olur.Hatta “Allah” veya “Ekber” kelimesini imam daha bitirmeden kendisi bitirse yine imama uymuş olmaz.Fakat ikinci kere tekbir alsa bununla imama uymuş olur.

 

NAMAZIN İÇİNDEKİ FARZLAR

1)       İFTİTAH TEKBİRİ: Namaza Allahu Tealaya tazim ve hurmet ifade eden Allahu Ekber sözüyle başlamaktır. Bu tekbirle namaza giriş ve başlangıç yapılmış demektir.Dünya ile alaka kesilir,elleri kaldırmakla dünya arkaya itilmiş demektir.Buna tahrime tekbiri de denir.Tahrime,haram etmek,yasaklamak anlamındadır.Yemek,içmek,konuşmak gibi namaz dışında yapılması mübah olan bazı şeyleri bu tekbir yasakladığından dolayı bu isim verilmiştir.Tekbir erkekler için ellerin kulak memelerine ulaşıncaya kadar,kadınlar için omuz hizasına kadar kaldırılmasıdır.

Namaza Allahu Ekber lafzıyla başlamak namazın farzı değil vacibidir.Bunun için iftitah tekbirini bu kelime ile değilde Allahu’l-kebir veya sadece Allah diyerek almakta farz için kafidir.Çünkü bu kelimeler Allah’a tazim ifade eden birer tabirdir.Fakat Allahüme’ğ-firlî,Estağfirullah veya Euzü billah gibi dua ifade eden bir tabir ile iftitah tekbiri alınmaz,namaza başlanmaz.

İftitah tekbirinde Baştaki elifi ve sondaki beyi uzatarak okumak namazı bozar.

2)       KIYAM: Farz ve vacib namazlarda ayakta durmak farzdır.Nafile namazlarda yani bütün sünnet ve müstehap namazlarda kıyam farz değildir.Ayakta namazı kılabilecek kadar güce sahip olanların oturarak namaz kılmaları farzı terk etmek demektir.

Bir müddet ayakta kalmaya gücü yeten,gücü yettiği müddetçe ayakta durur,sonra namazını oturarak tamamlar.

      Sünnet ve müstehap namazlar bir özür bulunmasa da oturarak kılınabilir.Fakat efdal olan ayakta kılmaktır.Sabah namazının sünneti ve Teravih namazını özürsüz olarak oturarak kılmak mekruhtur.

      Bir hasta kıyama gücü yettiği halde rüku ve secdeye veya sadecesecdeye gücü yetmezse namazını ayakta kılması lazım gelmez.

      Oturduğu halde namaz kılan kimse ruku ve secdelere kadir olamayan kimse başıyla ima ederek ruku ve secdeleri yapar,secde için rukudan biraz fazla başını eğer.

Oturduğu halde namaz kılmaya gücü yetmeyen kimse arkası üzerine yatar,ayaklarını kıbleye yöneltir,ruku ve secdeler için imada bulunur.

Bir kimsenin ayakta olarak başladığı nafile bir namazı yorulacak olsa bir yere dayanarak veya oturarak kılması caizdir.

Ayakta durmak abdesti tutamamasına,ruku ve secde yapmasına,sadece secde yapmasına,edeb yerini örtmesine engel olan kimseler için kıyam farz değildir.Oturarak bunları yapabiliyorsa oturmak vaciptir.

Bir kimsenin baygınlığı bir gün ile bir geceden az devam ederse,bu arada geçen namazları kaza eder.Fakat bundan fazla devam ederse,namazları üzerinden düşer.İmamı Muhammede göre,geçmiş olan namazlar beşten fazla ise düşerler;değilse düşmezler.Bu görüş daha sahih kabul edilmiştir.

3)       KIRÂAT: Kendi kendine namaz kılanın yalnız kendisi işitebilecek kadar Kuranı Kerimden bir küçük sure,üç kısa ayet veya o kadar uzunlukta bir ayet okumasına kıraat denir.

“Kuranı Kerimden kolayınıza geleni okuyunuz.” Müzzemmil Suresi Ayet 120

Kendisi işitmeyecek derecedeki kıraat kıraat sayılmaz.

İmama uyan veya imama rükuda yetişen kimseden kıraat düşer.

Ayetel Kürsi gibi uzun bir ayetin bir kısmını bir rekatte diğer kısmını diğer rekatte okumak caizdir.

İmama uyan kimse kıyamda hiçbir şey okumaz,susar.

Namazda okunan Kuranın manasını düşünerek lafzını okumak esastır.

Kıraat iki rekatlı farz namazların her rekatında,3 ve 4 rekatlı farz namazların herhangi iki rekatında farzdır.Ancak kıraatın ilk iki rekatta olması vaciptir.Üçüncü ve dördüncü rekatlarda kıraat kıraat caiz olduğu gibi tesbih getirmek veya üç tesbih miktarı sükut etmekte caizdir.Şu varki kıraat efdaldir.Farzların 3. ve 4. rekatında Fatiha okumak sünnettir.

Vitir namazı ve nafile namazların her rekatında kıraat farzdır.

3)      RUKÛ: Kelime olarak eğilmek demektir.Terim olarak rukû (erkekler için) elleri dizlere koyarak baş ve arka düz bir istikamette gelecek şekilde eğilme demektir.Bu esnada dizler ve dirsekler gergin olur.Baş aşağı eğilmez.Kadınlar ise rukûda sırtlarını düzleşecek şekilde eğilmezler ,dizler ve dirsekler bükülür.

Oturmuş vaziyette namaz kılan kimse ruku ederken alnı dizlerine paralel olacak şekilde eğilmelidir.

4)      SECDE: Alnı,burnu,iki ayak parmaklarını,iki el ve dizi yere koymaktır.Namazın farzı olan secde her rekatta peşpeşe ve iki defa yapılır.Alnı değip burnu değmeyen,burnu değip alnı değmeyen,bir ayağı yere değmeyen,bir dizi değip bir dizi değmeyenin secdesi kerahatle caizdir.Ancak secde süresince iki ayağı yerden kaldırmak namazı bozar.

Secde mahalli sert olmalıdır.Yerin katılığını almaya engel olan pamuk,yün,saman gibi şeyler üzerine secde olmaz.

Ayakların bulunduğu yerden 40 cm. kadar yüksekte olan bir yere secde edilebilir.Bundan daha yüksek olan bir yere secde etmekcaiz olmaz.Kalabalık olması münasebetiyle öndeki cemaatin sırtına secde caizdir.

6)      KADE-İ AHIRE: Son oturuş demektir.Namazların sonunda Tahıyyatı okuyacak kadar teşehhüd miktarı oturmaktır.Üç ve dört rekatlı namazların 2. rekatındaki 1. oturuş farz değil vaciptir.

Bir kimse Kade-i ahırede bulunmadan fazladan bir rekata kalkar da bu rekatın secdesini de yaparsa bu namaz nafileye dönüşmüş olur.Mesela sabah namazının sünnetini kılan bir kimse ikinci rekattaki son oturuşu yapmadan üçüncü rekata kalkarda üçüncü rekatın secdesini de yaparsa bu namaz nafileye döner.Bundan sonra artık bu kimse bir rekat daha ekleyerek dört rekata tamamlar ve selam verir.Sonra da sabah namazının sünnetini yeniden kılar.Fakat fazladan kalkmış olduğu rekatın secdesini yapmadan yanıldığını farkederek kadeye dönerse namazı sehiv secdesi ile tamamlamış olur.

·         Namaz kılan,hutbe okuyan ve dinleyen,ilim öğrenen ve ders veren,yemek yiyen ezanı tekrarlamaz.

                                                        

GERİ DÖN