KURBAN

            Kurban;kelime olarak,yakın olmak,yakınlaşmak demektir.Dini bir terim olarak kurban;Cenabı Hakka yaklaşmak niyeti ile,belli günlerde (eyyamı nahr) kesilen hayvana verilen addır.

Kurban kesmek hicretin ikinci senesinde emredilmişir.Allah Tealanın “ O halde Rabbin için namaz kıl ve kurbun kes” Kevser Suresi Ayet 2 diye emretmesi;Hz.Peygamber (SAV)’in “Hali vakti yerinde olupta kurban kesmeyen mescidimize yaklaşmasın” buyurması ve bu konuda icma hasıl olması kurbanın meşruiyetini göstermektedir.Hanefilere göre kurban kesmek vaciptir.Diğer mezheplere göre sünnettir.

KURBANIN ÇEŞİTLERİ

1)       Uhdiyye Kurban: Kurban Bayramı günlerinde kesilmesi gereken vacib olan Kurbandır.

2)       Hedy Kurbanı: Allah Tealaya manen yaklaşmak veya hacc esnasında yapılması yasak olan bir şeyi yapmaktan dolayı keffaret olarak kesilen kurbandır.Hedy kurbanı,ya haccı kıran ve haccı temettû’dan dolayı vacib olarak,ya hacca ait yasağı işlemekten dolayı keffaret olarak veya nafile olarak yahut adak olarak kesilir.Hedyin kesim yeri “Harem hudutları dahilidir”.

3)       Nezir (Adak ) Kurbanı: Allah rızası için kurban kesmeyi adayan veya “şu işim şöyle olursa bir kurban keseceğim “ diyen bir kimsenin,işi dilediği gibi olursa kurban kesmesi vacib olur.

            Kurban nezreden kimsenin müslüman.akıllı,ergin olması gerekir.Kesilmesi adanan kurbanda,kurbanlık hayvanlarda aranan özellik ve şartlar burada da aranır.

            Adak kurbanının etini adayan yiyemez.Ayrıca hanımı,usul ve füruuda yiyemez.Yani ana,baba,çocuk,torun, dede,nene... yiyemez.Kurbanın etinin tamamının fakirlere dağıtılması gerekir.Eğer adak kurbanının etini yememesi gerekenler yemişlerse yedikleri etin bedelini fakirlere sadaka olarak dağıtmak zorundadır.

4)       Nesike (Akika) Kurbanı: Yeni doğan bir çocuk için,Cenabı Hakka karşı bir şükran ifadesi olarak kesilen kurbana akika kurbanı denir.Akika kurbanı çocuğun doğumundan büluğ çağına kadar kesilebilir.Doğumunun yedinci günü kesmek daha faziletlidir.Akika kurbanını kesen yiyebilir,başkalarınada yedirebilir.Akika kurbanı Hanefi fıkıh kitaplarında mübah olarak geçer.Diğer bazı mezheplerde müstehap ve sünnettir.

5)       Nafile Kurban: Sırf Allah rızası için kesilen kurbanlardır.

KURBAN KESMEK KİMLERE VACİBTİR

1)       Müslüman Olmak: Kurban kesmek bir ibadettir.İbadetleri yapmak için ise müslüman olmak şarttır.

2)       Hür Olmak: Hür olmayan kimselere kurban kesmek vacib değildir.Köle ve cariyeler,esasen bir mala sahip olmadıklarından dolayı kendilerinden kurban kesmek beklenmez.

3)       Zengin Olmak: Zekat ve fıtır sadakası vermekle mükellef olanlara kurban kesmek vacibtir.

4)       Mukim Olmak: Kurban Bayramı günlerinde mukim olmayan,yani yolcu (seferi) olan bir kişiye kurban kesmek vacib değildir.

Ayrıca akıllı ve ergenlik çağına girmiş olmak da gerekir.Yalnız İmamı Azam ve Ebu Yusuf’a göre akıl ve büluğ şart değildir.Bu durumda velinin,çocuğun veya delinin malından kurban kesmesi icab eder.

KURBAN EDİLECEK HAYVANLAR VE ÖZELLİKLERİ

            Kurban;koyun,keçi,sığır,manda ve deve cinsinden kesilir.Bunların erkeği ve dişisi arasında fark yoktur. Yalnız koyunun erkeğini kurban etmek daha faziletlidir.

            Kurban olarak kesilecek devenin en az beş;sığır ve mandanın en az iki yaşında olması gerikir.Koyun ve keçi ya bir yaşını bitirmiş olmalı veya altı aylık olduğu halde bir yaşında imiş gibi gösterişli olmalıdır.

            Tavuk,ördek,kaz,horoz,balık gibi hayvanlar kurban olarak kesilemez.Bunları kurban niyeti ile kesmek tahrimen mekruhtur.

            Kurban Edilmeye Engel Durumlar: Bir veya iki gözü kör,dişlerinin çoğu dökülmüş,kulakları kesilmiş, boynuzlarından biri veya ikisi kökünden kırılmış,kulağının yada kuyruğunun yarısından fazlası kesillmiş,meme başları kopmuş olan,doğuştan kulak veya kuyruğu bulunmayan,kemiklerinin içinde iliği kalmamış derecede zayıf,sakat ayağı ile yere basıp kesileceği yere gidemeyecek kadar topal,açık bir şekilde hasta olan bir hayvan kurban kesilemez.

            Kurban Edilmeye Zarar Vermeyen Durumlar: Kurbanlık hayvanın şaşı,topal,uyuz,deli,boynuzlu veya boynuzsuz,yahut boynuzunun biraz kırık bulunmasında,kulaklarının delinmiş veya enine yırtılmış olmasında, kulaklarının ucunun kesik ve sarkık bir halde bulunmasında,dişlerinin azının dökülmüş olmasında,burulmuş olmasında bir sakınca yoktur.

            Buna rağmen,hiçbir kusuru bulunmayan sağlam,besili hayvanları kurban etmek,ibadet ruhuna daha uygun düşer.

            Zengin birisinin satın aldığı kurban özürlü çıkarsa yenisini alması gerekir.Fakat fakir birisinin aldığı kurban özürlü çıkarsa kurban olarak kesmekte mahzur yoktur.Satın alınan kurbanın kesilmeden ölmesi halinde de durum böyledir.Zengin yeni bir kurban alır,fakirin alması gerekmez.

KURBAN KESMENİN VAKTİ

            Kurban kesme vakti,Kurban bayramının birinci,ikinci,üçüncü günüdür.Bu günlere “eyyamı nahr” denilir. Kurban;bayram namazı kılınan bir köy,kasaba ve şehirde namaz kılındıktan sonra kesilir.Bayram namazı kılınmayan yerlerde  (göçebelerin bulunduğu yerler,yayalalar gibi ) bayram gününün fecrinden sonra kesilebilir. Kurbanı gece kesmek mekruhtur.

KURBANDA İŞTİRAK ( ORTAKLIK )

            Bir koyun veya keçi ancak bir kişi tarafından kurban kesilebilir.Sığır,manda ve deve bir kişi adına kesilebileceği gibi yediye kadar kişi adına da kesilebilir.

            Ortak olan kişilerin hepsinin Müslman olması şarttır.Ayrıca ortakların her birinin kurbana niyet etmiş olmaları da gerekir.Hepsinin uhdiyye,(vacib olan kurban) niyeti ile veya bir kısmının uhdiyye diğerlerinin akika niyeti ile kesmelerinde fark yoktur.Fakat içlerinden birinin et niyeti ile kesmesi durumunda kurban sahih olmaz.

KURBANIN ETİ VE DERİSİ

            Kurbanın etinden,ister fakir ister zengin olusn sahibi yiyebilir,tasadduk ve hediye edebilir.En iyisi kurbanın etini üçe ayırmak ve bir kısmını fakirlere vermek,bir kısmını akraba ve dostlara dağıtmak,bir kısmını da aile fertlerinin yemesi için evde bırakmaktır.Ailesi kalabalık olan kimseler kurbanın etini dağıtmayıp tamamını evde bırakabilirler veya tamamını dağıtmak isteyen de tamamını dağıtabilir.

            Kurbanın derisi tasadduk olunabileceği gibi evde seccade(demirbaş) olarakta kullanılabilir.

            Kesilmeden önce kurbanın sütünden,ve gücünden faydalanmak,yününü kırkmak,kesildikten sonra etini ve derisini satıp parasını almak veya demirbaş olmayan bir şeyle değiştirmek mekruhtur.Böyle bir şey yapılırsa kıymetini sadaka olarak vermek gerekir.Fakat kesildikten sonra yünü alınıp kullanılabilir.Ayrıcı kurbanın etinden ve derisinden kesim ücreti verilmez.

KURBANIN KESİLMESİ

            Usulüne uygun bir kurban kesiminin gerçekleşmesi için şu hususlara dikkat etmek gerekir.

·         Kesim aletlerinin çok keskin olmasına dikkat edilmelidir.Bu,hayvanın fazla eziyet çekmemesini sağlar.Kesim aleti bıçaktır.Bıçak bulunazsa;yerine kesmeye elverişli başka bir alette kullanılabilir.Hayvanın karşısında bıçak bilemek mekruhtur.

·         Kurbanı kesecek kişi bu işten anlayan ehil bir kişi olmalıdır.

·         Kurbana kesimden önce yem verilmeli,su içirilmeli,herhangi bir şekilde eziyet edilmemelidir.Uzaktan gelen yorgun hayvanların bir gün bekletilip öyle kesilmesi daha uygun olur.Çünkü yorgun hayvanların eti katı olur.Kaslarında biriken toksinler zehirlenmelere bile yol açabilir.

·         Kesim yerine getirilen hayvan sığır ve davar cinsinden ise yere yatırılır.Kıbleye çevrilir.Sağ arka ayağı serbest bırakılarak üç ayağı bağlanır.Deve ön ayakları bağlı diz çöktürülmüş vaziyette gerdanından boğazlanır.

·         Kurbanı,elinden geliyorsa sahibi keser.Gelmiyorsa kendisine vekaleten bir başkası kesebilir.

·         Tesmiye;hayvan kesilirken “Bismillah” veya “Bismillahi Allahu Ekber” diyerek Allahın adını anmaktır.Besmele kasten terkedilirse hayvanın eti yenmez,haram olur.Unutarak veya telaşlanarak terkedilmesinde sakınca yoktur.Yalnız kurban sahibinin Besmele çekmesi yeterli olmaz.Kesenin de Besmele çekmesi şarttır.

·         Kesme işi boynun alt tarfından,boğazın çeneye yakınyerinden yapılır.Kesme,yemek ve nefes borusu ve bunun iki yanındaki şah damarının kesilmesi ile tamamlanır.Boğazlandıktan sonra hayvanın ölmesi beklenir.Daha sonrada derisi yüzülür.Tamamen ölmeden başını kesmek alak,derisine bıçak saplamak,yüzmeye çalışmak,kıbleden çevirmek hayvana eziyettir ve mekruhtur.

·         Kurban kesildikten sonra iki rekat namaz kılınması uygundur.

ADAK (NEZİR)

            Adak;dinen kişinin mükellef bulunmadığı bir işten kendisini Allaha karşı hükümlü kılmasıdır.Allaha tazimde bulunmak,onu büyüklemek maksadıyla İslamda mübah olan bir fiilin yapılmasını,Allaha karşı taahhüt etmek,insanın kendisini o fiil ile yükümlü kılmasıdır.Dünyevi bir işle ilgili olsun ya da olmasın kişinin adağını yerine getirmesi vacibtir.Ancak adak dinen meşru değilse yerine getirilmez,yemin keffareti ödenir.Adakta bulunan kişinin müslüman ,akıllı ve büluğ çağına girmiş olması lazımdır.

ADAĞIN ÇEŞİTLERİ

1.       Muayyen (Zamanı Belirli ):”Ramazan bayramının üçüncü günü bir kurban kesmeği adıyorum” sözü muayyen bir adaktır.

2.       Gayrı Muayyen (Zamanı Belirsiz):”Bir kurban kesmek adağım olsun” sözü gayrı muayyen bir adaktır.

3.       Mutlak (Şarta bağlı değil):” Ocak ayında üç gün oruç tutmak adağım olsun” sözü şarta bağlı olmadığı için mutlak bir adaktır.

4.       Muallak (Şarta bağlı): “Okuldan mezun olursam on gün oruç tutmak adağım olsun” sözü okuldan mezun olma şartına bağlandığı için muallak bir adaktır.

ADAĞIN ŞARTLARI

            Adağın dinen makbul olması aşağıdaki şartlara bağlıdır.

·         Adanan şey cinsinden,dinde farz veya vacib bir şey bulunmalıdır.

·         Adağın kendisi Allaha yaklaşma,taat ve ibadet olmalı.Başka taat ve ibadetlere vesile olmamalıdır.

·         Adağın kendisinin,adayan üzerine farz veya vacib bir şey olmaması gerekir.

·         Adağın kendisi günah olmamalıdır.

·         Adanan şey imkansız olmamalıdır.

·         Adanan şey,adayanın mali imkanından fazla veya adayandan başkasına ait olmamalıdır.

YEMİN

            Yemin,sözlükte kuvvet,sağ el ve kasem anlamlarına gelir.Dini bir terim olarak yemin;bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iddiaya kuvvet kazandırmak için Allahın adını anmaktan ibarettir.

            Allahın isim ve sıfatlarından başka şeylerle yemin edilmez.Vallahi,billahi,tallahi ve yemin ederim gibi sözler yemin ifade eder.Yalan yere “Allah şahiddir,bunun böyle olduğunu Allah bilmektedir” gibi sözler  de yemin değildir.Ancak bunlar çok büyük günahlardanır.

YEMİNİN ÇEŞİTLERİ VE HÜKÜMLERİ

1.       Yemini Lağv: Yanlışlıkla veya doğru olduğu zannıyla yalan yere yemin etmektir.Bir kişinin borcunu ödememiş olduğu halde ödediğini zannederek “Vallahi borcumu ödedim” diye yemin etmesi böyledir.Burada bir kasıt yoktur.Bu tür yeminden ötürü yemin cezası,keffaret gerekmez.Tevbe ederek Allahtan bağışlanmasını diler,hak sahibine hakkını öder.Affedileceği umulur.

2.       Yemini Gamus: Bile bile yalan yere yemin etmektir.Çok büyük günahtır.Çünkü böyle yemin eden biri yalanına Cenabı Hakkı şahit tutmak istemiş,onun adını istismar etmiştir.Bir kimsenin bile bile ödemediği borcu için ”Vallahi borcumu ödedim” demesi yalan olan bir yemindir.Bu keffaretle bağışlanmıyacak kadar büyük bir günahtır ki keffareti ve dünyevi kurtuluş çaresi dahi yoktur.Bu sebeple tevbe ve istiğfarda bulunmak gerekir.Yalan yere yemin genellit-kle bir hakkın çiğnenmesine sebeb olur.Böyle yemin edene kul hakkı geçer.Bundan dolayı hak sahibinden helallik alması gereki.Keffaretler kul hakkını değil Allah hakkını affettirmek içindir.Bu tür yemin sahibini önce günaha sonra cehennem azabına batırdığından ,batıran anlamında kendisine “gamus” denilmiştir.

3.       Yemini Münakide: Geleceğe ait ve imkan dahilinde bir şey için yapılan yemindir.”Vallahi yarın borcumu ödeyeceğim” “Vallahi yarın buraya geleceğim” diye yemin etmek gibi... Böyle bir yemine uymak gerekir.Uyulmazsa yemin bozulmuş olur ve keffaret gerekir.

Fakat yapılan yemin uyulduğu zaman insanı günaha sokacaksa veya bir hak zayi olacaksa veya yeminin bozulması tutulmasından daha hayırlı ise yemin bozulur.Yemin keffareti ödenir ve Allaha tevbe edip af dilenir. Mesela Oruç tutmamaya,borcunu ödememeye,kardeşiyle konumamaya yemin eden bir kimse bu yeminini bozmalıdır.Çünkü oruç tutmamak borç ödememek ve kardeşiyle konuşmamak günah ve haksızlıktır.Yemini yerine getireceğim diye böyle bir günaha ve haksızlığa girilemez.Böyle bir yemini bozmak tutmaktan daha hayırlıdır.

Bu Yeminin Şartları:

·         Yemin konusu imkan dahilinde bir şey olmalıdır.

·         Yemin edenin müslüman.ergin ve akıllı olması gerekir.

·         Yapılan yemin cümlesinde “Allah dilerse “ anlamında “İnşa-Allah” ifadesinin bulunmaması gerekir.

Yeminin Keffareti:

Yemini münakide için keffaret söz konusudur.Maide suresinin 89. ayetinde bu keffaretin ne olduğu açıklanmaktadır.

“Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz, fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamıyan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size âyetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz.”

Yukarıdaki ayette açıkça belirtildiği gibi yemin keffareti ,köle azad etmek,on fakiri doyurmak (sabah akşam), on fakiri giydirmek (alt üst takım elbise olarak) veya üç gün oruç tutmaktır.

Yeminle İlgili Genel Hükümler:

·         Bir cümlede yemin sayısı ne kadarsa keffarette o kadardır.Mesela koca karısına”Ne yaptığın yemekten yerim,ne verdiğin suyu içerim,ne pişidiğin ekmeği yerim” dedikten sonra bu yemininde durmayapta üçünü de yese , içse üç tane keffaret ödemesi gerekir.

·         Helali haram kılmakta yemin sayılır.”Şu yemeği yemek bana haram olsun” demek bir yemindir.Onun için bu yemeği sonradan yemek keffareti gerektirir.

·         Bir kimse “Şöyle yaparsam ka1fir olayım” yahut “Yahudi Hristiyan olayım” yahut “Allahın kulu Peygamberin ümmeti olmayayım” yahut “Kıblesi başka tarafa olanlardan olayım” yahut “Allah ruhumu imansız alsın” yahut “Allaha iki demişlerden olayım” demiş olsa onun inancına ve maksadına bakılır.Eğer bu sözü yemin maksadı ile sözünü sadece kuvvetlendirmek için söylemişse bu bir yemin olur.Yeminini bozunca üzerine keffaret lazım olur.Fakat söylediği o sözle kafir olacağına inanarak o sözü söylemisse bu yemin olmaz.Ancak tevbe ve istiğfar etmesi ve böylece hem imanını hemde evli ise nikahını yenilemesi gerekir.

·         Yeminin hükmü ve değiri söyleyenin maksadına göre değil,sözün örfteki anlamına göredir.Mesela kişi içkili bir lokantayı göstererek “Vallahi şu lokantaya girmeyeceğim” dedikten sonra yıkılan lokantaya girse ,baksa yemini bozulmuş olmaz.

·         Zaman belirlemeksizin yapılan yeminlerde yemin edilen şey imkansız hale gelmedikçe yemin bozulmaz.Fakat iş imkansız hale gelince yemin bozulur.Bir kimse bir zata hitaben “Vallahi ben seni ziyaret edeceğim” dediği halde uzun bir müddet ziyaret etmese yemini bozulmaz.Fakat ziyaret etmeden o yemin eden veya ziyaret edilecek zat ölürse ,yemin bozulur.

·         İmkansız olan bir konudaki yemin yemin edenin derhal keffaret ödemesini gerektirir.Mesela;”Vallahi şu demir parçasını iki dakika içerisinde altın yapacağım” sözü gibi.

·         Çocukların,delilerin,uykuda bulunanların yeminleri geçerli değildir.Fakat sarhoşluk veren içkilerden birini içmiş olan bir sarhoşun yemini aklı başında olanın yemini gibidir.Çünkü onun sarhoşluğu kendi kasıt ve iradesine bağlıdır.Onun için ettiği yemine sadık kalmazsa yemini bozulmuş olur.

·         Yeminin bozulmasında unutma,zorlanma,sehiv iradeye eşittir.Yani unutarak,zorlanarak,gaflete düşerek yeminin bozan kişi tıpkı kendi irade ve isteğiyle yeminini bozan kişi hükmündedir.

İnşa-Allah=Allah dilerse şeklinde istisnada bulunarak Allahın dilemesine bağlanan yemin ve adaklarda,yemine veya adağa aykırı bulunmak hali düşünülemez.Bunun için bir kimse ;”Allah’a kasem ederim ki, Yarın İnşallah şu işi yapacağım” diye yemin etse veya “Şu işim olursa İnşallah şu kadar gün oruç tutacağım” diye adakta bulunsa da ertesi gün o işi yapmasa  veya işi olduğu halde orucunu tutmasa yeminini bozmuş ve günah işlemiş olmaz.Çünkü bu halde o işin yapılması veya orucun tutulması Yüce Allah’ın dilemesine bağlanmıştır.Allah’ın herhangi bir işi dileyip dilemediği , o iş meydana gelmeden önce bizim tarafımızdan bilinemez.

GERİ DÖN